Çocukluk Çağı Travmaları Ergenlikte Nasıl Ortaya Çıkar?
Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, çoğu zaman bir anı olarak geride kalmaz. Zihin, beden ve duygu dünyasında izler bırakır. Bu izler, özellikle ergenlik döneminde —yani kimlik arayışının, duygusal dalgalanmaların ve sosyal değişimlerin yaşandığı o fırtınalı dönemde— daha görünür hale gelir.
Travma Nedir?
Travma sadece başa gelen olay değil, o olayın bireyin iç dünyasında bıraktığı izdir. Dr. Gabor Maté bu durumu şu sözlerle açıklar:
“Travma, başımıza gelenler değil; başımıza gelenler sonucu içimizde olanlardır.”
(Gabor Maté, “The Myth of Normal”)
Bu bakış açısı bize şunu gösterir: Her çocuk için travmatik olan şey aynı değildir. Aynı evde büyüyen iki kardeşin bile aynı olaya verdiği tepkiler farklı olabilir. Önemli olan çocuğun o anda ne hissettiğidir — yalnızlık, çaresizlik, değersizlik, görülmeme…
Ergenlikte Travmalar Nasıl Ortaya Çıkar?
Ergenlik, beynin yeniden yapılanma sürecine girdiği, geçmiş yaşantıların daha yoğun şekilde sorgulandığı ve duyguların daha dalgalı yaşandığı bir dönemdir. Bu nedenle çocuklukta bastırılmış travmalar, bu dönemde çeşitli şekillerde su yüzüne çıkabilir:
- Yoğun Öfke ve Ani Tepkiler
Ergenin küçük bir olay karşısında büyük bir tepki göstermesi, aslında tetiklenen eski bir duygunun dışa vurumu olabilir. Bu tepkiler, geçmişte ifade edilememiş kızgınlığın bugüne taşınmış halidir.
- Kimlik Karmaşası ve Aidiyet Problemleri
Travma yaşayan ergenlerde sık görülen bir durum, “ben kimim?” sorusunun etrafında yaşanan kimlik çatışmalarıdır. Kimi zaman gruplara aşırı dahil olma, kimi zaman kendini tamamen soyutlama şeklinde görülür.
- Kendine Zarar Verme Davranışları
Bedensel kendine zarar verme, madde kullanımı veya aşırı riskli davranışlar; travmanın bastırılmış duygularının beden yoluyla ifade edilmesidir.
- Anksiyete, Panik Atak ve Depresyon
Sebebi anlaşılamayan yoğun kaygılar, uyku problemleri, içe kapanma ya da keyif alınan şeylere ilgisizlik, geçmişte yaşanan travmatik yaşantıların belirtisi olabilir.
- Bağlanma Problemleri
Çocuklukta güvenli bağlanma yaşayamayan bireyler, ergenlikte hem arkadaşlık hem de romantik ilişkilerde yoğun kaygı, kıskançlık, terk edilme korkusu gibi belirtiler gösterebilir.
EMDR ile Travmanın İyileşme Süreci
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), travmatik anıların beyinde yeniden işlenmesini sağlayan, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış bir yöntemidir. Bu yöntem, beynin kendi doğal iyileşme mekanizmasını harekete geçirir.
EMDR sürecinde, birey geçmişte yaşadığı rahatsız edici anılara odaklanır ve bu anılar sırasında çift yönlü uyarım (genellikle göz hareketleriyle) kullanılır. Bu, beynin donmuş haldeki travmatik anıyı yeniden işlemesini sağlar.
Gabor Maté’nin şu sözü EMDR’nin temel anlayışıyla paralellik gösterir:
“Travmayı iyileştirmek, anıyı silmek değil, o anıya verdiğimiz duygusal tepkiyi dönüştürmektir.”
EMDR özellikle ergenlerle çalışırken; bastırılmış öfke, değersizlik hissi, suçluluk, terk edilme gibi yoğun duyguların çözülmesine ve bireyin şimdiki zamanda daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak tanır.
Sonuç: Travmayı Anlamak, Genci Anlamaktır
Ergenin “zor” davranışı çoğu zaman bağırmayan bir yardım çağrısıdır. Eğer geçmişte duyguları görülmemiş, ihtiyaçları karşılanmamışsa, bugün anlam verilemeyen bir iç çatışma yaşaması son derece doğaldır. Travma sonrası ergen, sadece “normale dönmek” değil, güçlü bir bağ kurmak ister.
Gabor Maté’nin dediği gibi:
“Bir çocuğu iyileştirmenin en derin yolu, onu koşulsuz kabul eden bir ilişki sunmaktır.”
Eğer ergen çocuğunuzla iletişimde zorlanıyor, duygularının altında yatan nedenleri anlamakta güçlük çekiyorsanız, bir uzmandan destek almak bu sürecin dönüştürücü bir parçası olabilir.
Not: Ergen danışmanlığında EMDR gibi yöntemler hakkında detaylı bilgi almak ya da bu süreçte birlikte çalışmak isterseniz, iletişime geçebilirsiniz.
Uzman Psikolojik Danışman Ayperi Otru Kılıç – Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi ve Mindfulness temelli yaklaşımlarla çocuk, ergen, genç ve ailelerle çalışmaktadır.